Köşe Yazıları

Dava / 20.9.2010
Bir hikâye yarışmasında jüri üyesi olmasaydım, o hikâyeye denk gelmez ya da sonuna dek okuyamazdım. Üç kişiye bıçakla yapılan ölümüne işkenceyi, parmak aralarını, mahrem yerlerini kesme vs. anlatan korkunç satırları... Basına Malatya Davası diye yansıyan, üç Hıristiyanın vahşice katledilmesi üzerine kurulmuştu hikâye. Bu davayla ilgili gelişmeleri yerim oldukça aktaracağım. Aşağıda konuyu benden çok daha iyi toparlayan Avukat Erdal Doğan’ın açıklaması yer almaktadır.

“Malatya 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 Nisan 2010 tarihinde üç Hıristiyan’ı katleden sanıkların yargılanmasının görüldüğü dava 3. yılını doldurmuş bulunmaktadır. Müdahil avukatlar olarak katliamın arkasındaki organizasyon faillerinin ortaya çıkarılması konusunda çabalarımızı sürdürmekteyiz.

20 Ağustos’ta görülen son duruşmada, bu katliamı operasyon olarak nitelendiren ve gayrimüslimleri çocuklarının izlediği tv programlarına kadar fişleyip, takip eden Kafes Eylem Planı davası ile birleştirilmesini talep ettik. Ayrıca vahim bir başka husus da şu: Hrant Dink, Santa Maria Kilisesi ve Protestan Hıristiyan cemaate karşı gerçekleştirilen cinayet ve eylemlerin, 2002—2003 yıllarında hazırlandığını, Balyoz hareket planı hakkında hazırlanan iddianame eklerinde görmüş bulunduk. Hatta bu belgelerde Hrant Dink’i öldürecek subaylardan oluşturulan 8 kişilik bir suikast timinin oluşturulduğunu ve timin başına komutanı olarak da, bugün Diyarbakır’da 8 Kürt vatandaşın öldürülmesinden tutuklu olarak yargılanan ve halen görevle ilişkisi kesilmemiş bulunan, eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un demeçleri ile korumaya aldığı Jandarma Albayı Cemal Temizöz’ün verildiğini görmüş olduk.

15 Ekim’deki Malatya’da dinlenecek iki tanık olacak. Bunlardan biri eski JİTEM haber elamanı Erhan Özen’in bu davaya ilişkin olarak savcılığa aktardıkları önemli. Tanık Özen 2005 yılına kadar Doğu bölgesinde JİTEM elemanı olarak çalıştığını, Malatya’da Hıristiyanların öldürülmesi için JİTEM sorumlularının eylem planladıklarını, bu JİTEM sorumlula arasında şu anda tutuklu olarak Ergenekon sanığı olarak yargılanan subaylardan Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Levet Ersöz ve Cemal Temizöz olduğunu ve bu yönde hazırlık yaptıklarını aktarmış.
Tüm bunlar, bu davanın yargılanan sanıklardan ibaret olmadığını ve davanın en kısa zamanda İstanbul’da görülen Kafes davası ile birleştirilmesinin önemini göstermektedir.
15 Ekim’deki duruşmada mahkemenin maddi gerçeği bulma yönündeki sorumluluğu bağlamında bu davanın İstanbul’daki
dava ile arasındaki hukuki ve fiili bağı görüp, kararını vereceğini umuyoruz. Aksi halde tüm bu mahkeme yargılama süreçlerinin maddi gerçeği bulmanın ötesinde usuli teknik bir bürokrasinin yerine getirilmesinden öteye geçmeyeceğini düşünmekteyiz.”








 

Haberler Biyografi Kitaplar Fotoğraflar Röportajlar Köşe Yazıları   İletişim Ana Sayfa
Design by medyanomi