Yazarlardan imzalı destek
Yazarlar kitaplarını Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay için imzaladı
Hapisteki yazar Aslı Erdoğan ve dilbilimci Necmiye Alpay için yazar arkadaşları Beyoğlu Mephisto Kitabevinde tam günlük bir destek etkinliği gerçekleştirdi.
Yazarlar, Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın siyasi nedenlerle tutuklanmalarını protesto için bu yazarların kitaplarını iki tutuklu arkadaşları adına imzalayacak. “Kitabını Kap Gel, Yazarlar Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay için İmzalıyor” başlıklı etkinlikte pek çok tanınmış yazar ve gazeteci yer alıyor.
Yazarlar tarafından yapılan açıklamada, hala iddianameleri hazırlanmadığı ve mevcut hukuk sistemine göre, basın kanununda “yayın danışma kurulu üyeliğinin cezai ve kanuni hiçbir sorumluluğu olmadığı” belirtildiği halde, tutuksuz yargılanma dilekçeleri reddedilen hapisteki yazar Aslı Erdoğan ve dil bilimci Necmiye Alpay için Beyoğlu Mephisto’da tam günlük bir destek etkinliği gerçekleştiriyoruz” denildi.
Etkinlik Beyoğlu Mephisto’da,Aynur Uluç, Tuluhan Tekeli, Celal Başlangıç’un yazarların kitaplarını imzalaması ile başladı.
Etkinlik programında yer alan yazarlar şöyle:
Aynur Uluç, Tuluhan Tekeli, Celal Başlangıç, Hande Çayır, Hayko Bağdat , Umut Tümay Arslan, Ayşegül Devecioğlu, Işıl Özgentürk, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Gülsüm Cengiz, Hülya Adak, Ümit Aktaş, Feyza Hepçilingirler, Mustafa Sütlaş, Nalan Çelik, Ahmet Balad Coşkun, Muazzez Uslu Avcı, Egemen Berköz, Yaşar Miraç, Türker Armaner, Ferhat Kentel, Mıgırdiç Margosyan, Cengiz Hakkı Zariç, Murat Özyaşar, Pakrat Estukyan, Esra Alkan, Feridun Andaç, Esmahan Aykol, Yavuz Ekinci, Fatmagül Berktay, Hakan İşcen, Hayri Yetik, Vivet Kanetti.
NE OLMUŞTU?
Yazar aslı Erdoğan önce 16 Ağustos gecesi evinde 4,5 saatlik bir arama yapıldıktan sonra göz alına alınmış, 19 Ağustos’ta da tutuklanmış. Hemen ardından 1 Eylül Dünya Barış gününde soruşturmada adının geçtiğini gazetelerden öğrenen dilbilimci Necmiye Alpay savcılığa kendi isteğiyle ifade vermeye gitmiş ve akabinde o da tutuklanmıştı.
Her ikisi de hukuki sorumluluğu olmayan sembolik bir görev olan kapatılan Özgür Gündem gazetesi Yayın Danışma Kurulu üyeliğiyle suçlanıyordu. Bugüne kadar bir kez bile toplanmamış ve üyelerinin bazılarının birbirini hayatta bir kez bile görmediği insanlardan müteşekkil sembolik bir kurul.
Erdoğan’ın ayrıca tüm ceza hukukçularının kesinlikle “suç unsuru yoktur” dediği 3’ü kapatılan Özgür Gündem gazetesinde, 1’i edebiyat dergisi Karakarga da yazdığı dört yazı da tutukluluğa neden olarak gösteriliyordu. Necmiye Alpay ise Özgür Gündem’de tek bir yazı bile yazmamıştı.
Erdoğan ve Alpay “devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak” ve “terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyordu ama ceza avukatlarına göre aleyhlerinde tek bir rasyonel delil bile yoktu. Her ikisi de barış aktivistiydi ve eğitimleri, yetenekleriyle toplumsal piramidin üst basamaklarından birine yerleşip rahatlarına bakacaklarına vicdanlarının peşine takılıp ellerini taşın altına sokmaktan imtina etmeyen insanlardı. Yoksa tıpkı yargı sistemimizin yüz karalarından, Pınar Selek davasında olduğu gibi, Erdoğan ve Alpay da devletin baskı aygıtları marifetiyle ideolojik aygıtlarını işleterek beyaz yakalı Türkleri ikaz etme isteminin kurbanları mıydı?
Her iki yazarın avukatlarının verdiği tutuksuz yargılanma dilekçeleri peş peşe hakimler tarafından reddedildi.
Kitapları 17 dilde yayınlandı
Kitapları 17 dile çevrilen, Words Without Borders, Yunus Nadi, Sait Faik ve en son hapisken kazandığı Tucholsky (İsveç) gibi pek çok uluslararası ve ulusal edebiyat ödülü sahib olan Aslı Erdoğan, 2005 yılında Fransız edebiyat dergisi Lire tarafından 21. yy’la damga vuracak geleceğin 50 yazarı arasına girmiştir. 2012’de Literaturhaus ve Uluslararası PEN Kulübünün değerlendirmesiyle Zürih kent yazarı seçilen, Le Monde, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Neue Zürcher Zeitung, die Welt, der Freitag, die Berliner Literatur Kritik gibi gazete ve dergilerde kitapları “çağdaş klasik”, “popüler olmayan ama edebiyatın omuriliğini oluşturacak kadar önemli” gibi pek çok olumlu eleştiriler almıştır. Yazar Aslı Erdoğan hapse girmeden önce verdiği bir söyleşide “İnsan ancak soyunarak yazabilir, çıplağın altında yüzülmüş deri vardır. Edebiyatın doğuşu, yasa ve destanın, eril dilin doğuşuyla eş zamanlıdır. Akit ve emirle. Kadın hep erkeğin tanımıyla erkek özne tarafından anlatıldı. Yüzyıllardır nesneleştirildi ve susturuldu. Soyunurken bile erkek bakışıyla, erkek tarafından soyuluyordu yani giydiriliyordu. Çıplaklığı, erkeğin tanımladığı giydirilmiş giysisiydi. Bunun uç örneğini, nü resimlerde John Berger verir: eline bir ayna tutuşturulmuş kadın resmine ‘kendine hayranlık’ adını verir. Son iki yüzyıllık sürece, anoninlikten çıkma mücadelesine kadar kadın ‘boşluk yaratıktır. Ben yazımda kadın bedenini İteka’ya dönüş olarak görüyorum. Kadın Odysseus için bir İteka yoktur. Çünkü kendi bedeninden koparılmıştır. Onun için ben kadını hep bir yara, eksik kalan, kopuş, yitiş, parçalanmayla betimliyorum” diyordu.
Önemli bir dilbilimci
Yaşayan en önemli dilbilimcilerin biri olmak yanında yazar, köşe yazarı, kitap ve edebiyat eleştirmeni, editör, mütercim ve Türkçe/yaratıcı yazarlık eğitmeni olarak da edebiyat ve dile hizmet eden Necmiye Alpay ise, tutuklanmadan önce verdiği bir röportajda “Yayımlanmış ilk yazım barış konusuyla ilgilidir. Mülkiye öğrenciliğimin ilk yıllarında, ya Fikir Kulübü’nün ya da ömrü üç ayı bile bulmayan Barış Derneği’nin duvar panosu için yazmıştım, 1965 olmalı. Bugün elimde yok o metin, bir yerlerde var mıdır bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla Türkiye’ye uğramaksızın genel olarak barış kavramından, kavramın tarihsel hallerinden ve sosyalizmle olan bağlantısından söz eden bir yazıydı” diyordu.
12 Eylül’de 3 yıl hapis
12 Eylül askeri darbesinden sonra da tutuklanıp 3 sene hapis yatan, hayatı boyunca bir barış aktivisti olan Alpay, tutuklanmadan kısa süre önce, potansiyel açıdan barışçı olması beklenebilecek kesimlerin edilgenliğinden dem vuruyordu. Tutuklandığında bitirmek üzere olduğu yeni kitabı yarım kaldı. Milliyet gazetesinin Kitap eki için sekiz yıldır her ay bir şaire odaklanarak yazdığı yazıları kitaplaştıracaktı. Tutuklandıktan sora şunları söyledi: “Tutukluluğum barışa hizmet edecekse yıllarca sürebilir, benim için sorun değil.”
|