Köşe Yazıları

Devam / 17.2.2012
1. Baştan başlayalım: İklim değişti, Sibirya iklimi oldu. (Çoktan değişmişti aslında...) Sıcaklık sıfır dereceye yükseldi, ama bu soğuk, termometrelerin ölçebildiği bir soğuk değil. Sıfır derece, suyun bir atmosfer basıncında donma derecesidir, der okul kitapları, hayatın mucizesi kristallerin damlalardan daha hafif olmasında gizlidir. Buz kara dönüştü, ılıdı, yumuşadı, uysallaştı, defalarca seyredilse de etkileyiciliğini yitirmeyen tablolara akıttı doğa görünümlerini... Eninde sonunda yağmurlar başlayacak, çamura bulanacak şehrin sokakları. Ama dağlardan gelen, sonsuzmuşçasına taşıp gelen sular, kurşuni sislerin, buz tabakalarının altında gözlerini kapamış, kendi düşlerinde serilip kalmış gölü daha da berraklaştıracak. Dağların sırlarını, masallarını, sarp yalnızlığını taşıyıp bırakacak ona... Herdem kara gömülü dorukları, yol vermeyi, çiçeklenmeyi, gölgelenmeyi öğrenmiş vadileri, rüzgarı, ağır ağır kımıldanan, bir ilerleyip bir geri çekilen buzulları, uçurumları... O günler geldiğinde, şimdi kupkuru, bomboş ellerini toprağa doğru uzatmış ağaçlar da silkinip canlanacak, ansızın alev almışçasına, bir sabah utangaç utangaç yapraklanacaklar. Sessizce gerçekleştirecekler, her seferinde gerçekleştirdikleri mucizeyi, başlangıçların zamanına dönmeyi... Bizlerin, çoktan yitirdiğimiz için bir mitosa çevirdiğimiz yeniden doğuş mucizesini... Bahar, renkleriyle, düşleriyle, birbirine karışmış imgeleriyle geçip gitmiş baharların, acımasızca hatırlatacak hayatı... Belki hepsinden çok ışığıyla... Çıplak, mucizemsi, vazgeçilmez ışığıyla... Belki bir gün doğumunda birdenbire hatırlayacağız hala hayatta olduğumuzunu... Hâlâ burada, nerede ve kim olduğuna aldırmadığın bir burdalıkta, sanki daha başka, daha gerçek bir varoluşta... Bir başına, yüzünü kendi yoluna koyulan güne doğru çevirmiş... Çepeçevre kuşatılmış, çoktan kanıksadığın nimetleri, mucizeleriyle hayatın... Bitmeyen tükenmeyen acıları ve öfkesiyle insanların...

2. Ama işte soğuk... Bu soğuk, termometrelerin ölçebildiği bir soğuk değil. Topraklaşmayı, susmayı, suç ortaklığı yapmayı reddeden bir toplu mezarın soğukluğu... Yirmi yıl, otuz yıl sonra bile durmamacasına anlatan, çığlık atan, başlarına geleni anlatan insan kemikleri... Hala ve hep anlatan, işitilmeyen, susturulan... Yüzlerce toplu mezardan birinin başında, on yıldır, yirmi yıldır, otuz yıldır beklediği kişinin kemiklerine sarılanın hissettiği soğuk... O mu, değil mi? Eşim on dokuz kez göz altına alınmıştı, yirmincide dönmedi... Canlı canlı derisi yüzülmüş bu kafatası kızım olabilir mi? Bu gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş çocuk, kimin çocuğu? Yoksa hala sağ mıydı... Bu soğuk, toplu gözaltılardan birinde, hani yüzlerce evin, işyerinin, derneğin, gazetenin, sendikanın, konservatuarın birden basıldığı o olağan sabahlardan birinde, uykusundan uyandırılan, şaşkına dönmüş bir çocuğun şakağına dayanan namlunun soğuğu... İbret olsun diye bir köprüden yarı çıplak başaşağı asılan, her tarafı beton bir hücreye kapatılan birinin ciğerlerine, böbreklerine işleyen soğuk. Tepesine yağan bombalardan korunmak için kendini kara gömen, belki üç ay önce onsekizini doldurduğundan artık çocuktan saymadığımız yaralı bir ‘kaçakçıyı’ öldüren soğuk... Ya da babasının, oğlunun parçalanmış gövdesini bir araya toparlamaya çalışırken parmaklarını donduran soğuk... Gün aşırı onar yirmişer, kırkar ellişer cezaevine tıkılanların, kaloriferlerin yanmadığı karlı günlerden birinde, ‘Soyun!’ emrini ilk kez işittiklerinde fark ettikleri soğuk... Taş attığı için herbiri beşer onar yıllık altı ayrı suçtan yargılanan bir çocuğun (kanunen bileçocuk!) polislerin, savcıların, hatta bizim gözlerimizin içinde karşılaştığı soğuk... Tek bir insan yüreğine rastlamadan buz kesen sözcüklerin soğuğu...

3. Bu soğuk, sayıların soğuğu: Tek bir günde, sıradan olağan bir iş gününde, 16 ilde 130 kişi KCK operasyonları kapsamında gözaltına alındı. Ocak ayında 887, Şubat ayının ilk on gününde 182 kişi, 41 günde bin 69 kişi gözaltına alındı. 2011 yılında ifade özgürlüğü çerçevesinde gözaltına alınanların toplam sayısının 30 bin 947 olduğu tahmin ediliyor. Son sayılar, Türkiye cezaevlerinde mahpus sayısının bir ay içinde 3 bine yakın bir artış göstererek 131 bin 317’ye vardığını söylüyor. Bunların 2 bin 360’ı çocuk... Terör suçundan tutuklu, hükümlü ve hükmen tutuklu olanların bildirilen son sayısı 8 bin 671.





 

Haberler Biyografi Kitaplar Fotoğraflar Röportajlar Köşe Yazıları   İletişim Ana Sayfa
Design by medyanomi