Haberler
Haber Kaynağı Seç

 

Aslı Erdoğan içeride ve bizler dışarıdayız! Sonra

İnsan, yaşadığından memnun değilse ötekinden nefret etmeye başlıyor. O yüzden de ötekinden en çok nefret etmeyi ve ettirmeyi başaranlar bu ülkede uzun yıllar iktidarda kalabildi, kalabiliyor.

Ötekini anlamaya çalışanlara reva görülenlerin temelinde bence bu yatıyor.

Ve şimdi iktidar, ötekini anlamaya çalışanı yakarım, diyor. Ölümün sınırında olsa da ilacını vermem, diyor. Yırtınsanız ne yazar, zaten bir avuçsunuz, diyor.

Ötekini anlamaya çalışanlardan nefret ediyorum, diyor. Çünkü ben de ötekiydim ve beni anlamaya çalışanlardan hep nefret ettim, diyor.

Beni öteki tutmazsanız sizi yenemem, diyor. Şiddetim, hiddetinize revadır, diyor.

Aslı Erdoğan içeride; çünkü kaleminin bir yanıyla, ötekini anlamadan yaşamanın lüksünden bir an evvel vazgeçmemiz gerektiğini anlatmaya çalıştı yıllardır.

Bir ülkeye bu denli geniş rıza ile nüfuz etmiş bir iktidar anlayışı, o ülkeye musallat olmuş bir kötülük odağı değildir. O ülkenin kalbidir!

İktidar; damarlarımızdaki kanın nereden pompalandığını gösterir bize. ‘Damarlarımızdaki asil kan’da nelerin aktığını gösteren hiçbir kalem hayatta kalmadı bu ülkede.

Onların hiçbirine sahip çıkamadık. Öldürülmelerine engel olamadık.

Onları öldürenlerin aymazlığı, bizim cesaret yoksunluğumuzdan besleniyordu; görmek istemedik.

Üstelik hâlâ!

Başına bir şey gelenleri savunurken başımıza bir şey gelmesin istiyoruz. Çünkü ‘biz’den bahsederken, ‘biz’ diye bir şeyin olmadığını biliyoruz.

Tespih taneleri gibiyiz: Sanki bir vakitler birlikte olduğumuzu hatırlayacağımızı sanıyoruz; sanki vakti gelince zaten birleşiriz sanıyoruz.

Oysa tespih olmanın ne demek olduğundan bîhaberiz. Olmaya az bulduk, yahut vakit olmadı…

Beş yüzlük banknota sokak ortasında öldürülüverirsin, iki gün sonra bütün o âhlar, vâhlar tavsamaya başlar. Dava dosyan bile tanınmaz hale gelir.

Maden yıkılır üzerine, kan paranı verirler, konu kapanıverir.

…ve daha binlerce örnek arasında öylece sayılıverirsin bir çırpıda.

Aslı Erdoğan içeride; çünkü yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda kalmayacaklarından o kadar eminler ki.

Özgür olmaktan öyle kaçıyoruz ki; konusu açılınca “Doğrusu özgürlük mü, hürriyet mi?” diye yüz yıl boyunca tartışabiliyoruz.

Özgür olmaktan öyle korkuyoruz ki; adını bile duyunca kulaklarımız çınlamaya başlıyor, duaya duruyor dudaklarımız. Özgür olmaktan öyle bîhaberiz ki; sokakta görsek taşa davranırız.

Balı kâseden yenen bir şey sanıyoruz. O yüzden de ağzımıza çalınacak bir parmak bal için ömrümüzü harcamaktan çekinmedik, çekinmiyoruz.

Ufkumuzu bal peteği olmaya değer görmedik, görmüyoruz.

Aslı Erdoğan içeride; çünkü bu ülkenin vasatında, dipsiz bir korku ve ucuzluk kuyusu uğulduyor.

Aslı Erdoğan içeride ve bizler dışarıdayız!

Sonra?

27.8.2016
TÜRKİYE
Mesut Varlık, Diken


 

Haberler Biyografi Kitaplar Fotoğraflar Röportajlar Köşe Yazıları   İletişim Ana Sayfa
Design by medyanomi