Eski gece —II / 24.9.2014 |
Tehlerini, tehditlerini sezdirmeden çökmüştü karanlık, apansız, vaktinden önce derinleşmişti. Uzaklardan gelen kapkara bir ırmak taşmıştı sanki, sel suları kabarmış, her yeri, her şeyi kaplamıştı.
Kaskatı bir yumruk gibi kapanan gecede, taş kesilmişçesine uyuyordu kent... Metal kadar sert, aşınmaz, insafsız bir avuç... Fırt
Devamı
|
Eski gece / 17.9.2014 |
Uyarıda bulunmadan, tehlerini duyurmadan çökmüştü karanlık, sıradan bir eylül akşamında belirmiş, apansız, vaktinden önce derinleşmişti. Başka topraklardan gelen kapkara bir ırmak taşmış, sel suları kabarmış, her yeri balçıkla, girdapla, yıkımla kaplamıştı sanki. Taş kesilmiş kentin üzerine devasa bir yumruk gibi kapanan, onu komaya benzer bir
Devamı
|
Umutsuzluğun mucizeleri / 3.9.2014 |
Kişisel olanın peşinde ısrarla iz sürmek, sanki zıt yöne, anonime yaklaşmaktır, anonime, herkese ait, herkese dair olana —uçsuz bucaksız, eylül göğü renginde bir deniz gibi düşleyebiliyorum onu— ulaşmak içinse ‘kişisel’in nehirleri boyunca akmayı öğrenmek gerekiyor. Deltaları, alüvyonları, dip akıntıları, bataklıkları boy
Devamı
|
Sakat kadın ve deniz / 29.8.2014 |
Deniz aniden morarmaya başladı. Sonunda gerçek, gizil gücünü göstermeye hazırlanırcasına, tehditkar, karanlık bir mora bürünmemişti, tam tersi, sanki çağlar boyunca, insanın yağmacı bakışından korunmuş, hiç görülmemiş ama hep düşlenmiş, olağanüstü bir mordu. Ametist ve eflatun ışıltılı... Kıyıdaki dağların, korkunç ama kimse
Devamı
|
|