Mesele, çözümler, öneriler / 5.7.2010 |
Söylenen her saçma söz üstüne yazı yazmaya kalkışacak olursak, bu ortamda, vay halimize!’ (Murat Belge) Kusura bakmayın, kafam karışık, yol yorgunluğu. Üç—dört şehir, paneller vs. Türkiye’ye dönüp de gazeteleri açtım mı sersemliyorum. Sanki Avrupa’nın sosyal demokrat vs. bir ülkesinde, o ülkenin en nezih semtinde doğup büyümüş
Devamı
|
Barabbasın suçluluğu / 3.7.2010 |
Aralık ayının son pazartesisiydi. Hepimiz soluğumuzu tutmuş, mahkeme sonucunu bekler gibi tahlilleri bekliyorduk. O gün çıkacağından, çıkmayı artık hak ettiğinden emin olanlar vardı aramızda, ama onlar bile bavullarını toplamaya cesaret edemiyordu.
Nöbetçi doktor gecikmiş, hava kararmaya başlamıştı. Herkes evine git
Devamı
|
Kanın ve soluğun / 28.6.2010 |
Işıl ışıl bir haziran sabahı, kahve kokusu, belli belirsiz bir akordeon sesi, sanki steplerden yankılanırmış gibi duyulan, dupduru, sevecen bir gökyüzü. Renkle, ezgiyle, insanla dolu sokaklar, meydanlar... Bin ayrı dille, çağrıyla, vaatle, ihtimalle dolup taşan meydanlar, uzaklara doğru kıvrıla kıvrıla giden sokaklar, dörtyol ağızları yaban
Devamı
|
Yalın bir mektup / 26.6.2010 |
Yalın, acılı bir mektup.
Belki çok geç kalmış bir mektup. Kime sesleniyor? Bana, bizlere, yoluna çıkan herkese. Taşlara, gökyüzüne... Suskunluğuna sesleniyor gökyüzünün, uzun, acılı bekleyişine toprağın. Bense gene ‘uzaklardayım’, birkaç adım bile olsa, gene uzaklaşmışım ölümün gölgesinde yazdığım ülkeden. Sıcacık bir haziran saba
Devamı
|
|