Kül / 12.8.2012 |
“Ve benim korkunç öyküm anlatılana değin
Şu içimdeki yürek yanmaya devam edecek’’
Ama nasıl anlatılır ki? Şimdi, burada, uzaklarda, bunca yıldan, bunca yıllanmış sözcükten sonra... Sözcükler kuru ve çıplak, herbiri birer maske, birer kabuk, o kadar. Çatlaklarında sahipsiz bir çığlığın uğuldadığı bir kabuk. Şimdi, burada,
Devamı
|
Sakatların kervanı / 5.8.2012 |
“21 Şubat 97’de toplu halde gözaltına alınan 25 kişiden biriydim. On dört gün boyunca ağır işkence gördük. Askı, elektrik, haya burma, kaba dayak. Sürekli dayak... Herkes yaşıyor bunu, bir biçimde... Altıncı günün sonunda, hücrelere çıkarttıklarında, hepimiz sakattık. Süleyman’ın elleri tutmuyordu. Bir arkadaşın kaburgaları kırılmış
Devamı
|
Düzlükler—dağsız, denizsiz / 15.7.2012 |
Sol yanımızda buğday tarlaları, sağımda sık dikenli çalılar...
Şose yol, dar ve engebeli, kıvrıla kıvrıla kilometrelerce akıyor, akşamın loş karanlığında görkemli kulesi seçilen bir sınır kasabasına doğru...
Haritalarda işaretlenmemiş bir arka yolda yürüyorum. Issız, ansız, insansız...
Kuzey düzlükleri, dalga dalg
Devamı
|
Ben demiştim demek / 9.7.2012 |
İki yıl önce, 5N1K programına çağrıldığımda gerçekten şaşırdım. Anakanallara edebiyat üzerine konuşmak için bile yıllardır çağrılmıyorum. Eski bir CERN fizikçisi, deneysel parçacık fizikçisi olarak, o sıralar merak uyandırmış, “Tanrı—parçacığı” gibi tamlamalarla kutsanmış Higgs bozonu üzerine konuşmam istenmişti. (92—93
Devamı
|
|