Melekler, kelebek... / 19.6.2010 |
Yaklaşık 10 yılda bir döndüğüm Orta Avrupa kentlerinden birindeyim. Geriye dönüşün hesaplaşmalarını, acıyla karışık uyanışlarını, dirilişlerini ilkinde tüketmiş olmalıyım, bir hüzün damlası bile kalmamış ikinci sefere. Muhteşem dağlar, derin vadiler, nehirler, kartpostal gibi kentler... Bir ufkundan ötekine tek bakışta görebilirmişsin hiss
Devamı
|
İkiyüzlü okur ya da soru işareti / 14.6.2010 |
Bir ses, bir gürültü, bir fısıltı ne zaman müziğe dönüşür...
Soru işareti koyacak gücü bulamadım, çünkü asıl soruyu hiçbir zaman dile getiremedim. Hep sözcüklere yenik düştüm. Şu an, pencerenin önünde duruyor, dışarıdan gelen sesleri dinliyorum. Sokağı, sokakları... Alçaktan uçan kuşların kanat çırpışlarını, ağır, bezgin, ikirci
Devamı
|
Sen / 12.6.2010 |
Zor bir çiçeklenmeyi başarmak. Uzun, beyaz bir mevsimin ortasında, günün çıplak keskin ışığında, sessizliğin gözcülük yaptığı mırıltıların arasında. Zor bunca gecikmişken... Her şeye karşın deniyorum. En azından denemem gerek, başka çarem yok sanırım.
Bir kez daha suskunluğun tam ortasında konuşuyorum —ben derken ken
Devamı
|
İşte vedalaşmışız (devamı) / 7.6.2010 |
Tuhaf bir sabah. Kopkoyu. Durgun. Beklentisiz. Gün, sanki gönül rahatlığıyla doğup yoluna koyulamadan, birdenbire burada, aramızda, insanların dünyasında buluvermiş kendini. Gecenin ardısıra bıraktığı karanlıkla tortulanmış, yol yol dalga izleriyle fırtınanın... Daha en başından bitkin düşmüş, sanki bir an önce gözlerini yummak, bir başka gecey
Devamı
|
|